Makale Çağrısı: Yoksulluk, Eşitsizlikler ve Refah Devletinin Sınırları: Yeni bir Toplumsal Sözleşmenin Peşinde - Cilt 4 Sayı 2 (2023): Haziran

01.10.2022

Yoksulluk kavramı sosyal bilimcilerin gündeminde her daim yer almış  ve yoksulluğu anlama ve ölçme çabaları farklı yoksulluk tanımlarını ortaya çıkarmıştır. Küresel ölçekte de yaygın olarak başvurulan “mutlak yoksulluk” tanımı insana yakışır bir yaşamın temel şartı olan geçim kaynağı, barınma, gıda, temiz içme suyu, sağlık gibi başlıca ihtiyaçlardan yoksun bırakılmaya işaret eder. Ancak, yoksulluk çok boyutlu ve karmaşık bir sosyal olgudur. Kapitalist ekonomilerin eşitsizlik üreten ve kriz tetikleyen yapısı içerisinde, temel ihtiyaçların karşılanmasının ötesinde, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri göz önünde bulundurarak yoksulluğu anlamak ve analiz etmek gerekir.

Yoksulluğun, yapısal eşitsizlikler ile ilişkisini kurabilmek için başvurulabilecek birçok yaklaşım olmasına rağmen “kesişimsel eşitsizlikler” ve “yaşam seyri” gibi kavramlar dinamik analizleri mümkün kılmaktadır. Kesişimsel eşitsizlikler kavramı, toplumsal cinsiyet, sınıf, ırk, etnik kimlik, cinsel yönelim, engellilik gibi eşitsizlik kategorilerinin kesişerek kendine özgü dinamikler ve sonuçlar doğurduğu düşüncesinden yola çıkar. Bu kavramsal yaklaşım, eşitsizlik yaratan unsurları birbirleriyle ilişkiselliği içinde değerlendirmeyi şart koşar. Kesişimsel eşitsizlikler toplumda ayrımcılık, sosyal dışlama, ötekileştirme, damgalama süreçleriyle de birlikte işler. Kurumsal yapılar ve refah devleti politikaları sınıf, toplumsal cinsiyet, ırk, etnik kimlik, yaş gibi sosyal kategorilerin bir eşitsizlik mekanizmasına dönüşmesine engel olabilmeleri bağlamında hayati önem taşır. Ayrıca bir toplumdaki eşitsizlikler bireylerin yaşam seyrini de belirler. Örneğin yaşama çocuk işçi olarak başlamak, yetişkinlikte korunmasız iş koşullarını ve yaşlılıkla güvencesiz emekliliği doğurabilir. Yaşam seyri yaklaşımı bireylerin yaşam döngülerinin toplumsal, politik ve ekonomik bir yapı içerisinde hayat bulduğuna dikkat çeker. Yaşam seyri, sınıf ve toplumsal cinsiyet gibi kategorilerden bağımsız düşünülemez.

Bu bağlamda dinamik ve disiplinler arası yaklaşımlar, farklı grupların yaşadıkları eşitsizlikleri ve yoksulluk ile birlikte gelen kırılganlıkları anlamlandırabilmek ve politika önerileri sunabilmek için araştırmacılara geniş bir kavramsal çerçeve sunar. Bugün dünyada, orta ve alt sınıfların refahtan aldıkları payın gittikçe azaldığı, birçok hanenin borçluluk yükü altında ezildiği, üst üste binen kriz ortamında güvencesizlik halinin yaşamın her alanına sirayet ettiği gözlemleniyor. Bu süreç, derinleşen yoksulluk ve eşitsizliklere yönelik refah devleti yaklaşımlarını ve dönüştürücü sosyal politikaları yeni bir toplumsal sözleşme tahayyülü içinden düşünmemizi şart koşuyor. COVID-19 salgının yarattığı tahribat sonucunda yeni toplumsal sözleşme arayışları dünyada da yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandı (Minouche Shafik, What What We Owe Each Other: A New Social Contract for a Better Society, 2021). Benzer biçimde iklim krizinin yol açtığı ve açacağı koşullar, bölgesel çatışmalar ve savaşlar, gerek sürdürülebilir refah rejimlerinin, gerekse küresel ölçekte müdahalelerin  en  kırılgan kesimler için dünya genelinde önemini gösteriyor.

Reflektif’in bu özel sayısında yoksulluğu çok boyutlu bir olgu olarak ele alan ve küresel krizlerin yarattığı dalgalanmalar sonucunda derinleşen eşitsizliklere odaklanan makalelere yer verilecektir. Makalelerin, kırılgan grupların (kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar, mülteciler, engelliler gibi) yaşadıkları yoksulluk ve eşitsizlikleri tartışırken kesişimsellik ve yaşam seyri perspektiflerini dikkate alması ve disiplinler arası bir yaklaşım sergilemesi beklenmektedir. Ayrıca, makalelerin eğitim, sağlık, sosyal yardımlar gibi farklı kurumsal süreçlerde yaşanan eşitsizlikleri tartışmaya açarak, Türkiye refah devletinin krizini karşılaştırmalı bir yaklaşımla ele almaları beklenebilir.

Özel sayıda makalelerin odaklanabileceği sorular şu şekilde sıralanabilir:

  • Yoksulluk ve yoksunluğun farklı tanımları ve göstergeleri? Bu farklı tanımların yoksullukla mücadelede etkileri nelerdir?
  • Dünyada ve Türkiye’de var olan farklı eşitsizliklerin tespiti, etkileri ve mücadelesi nasıl mümkündür?
  • Toplumsal dışlanma nedir? Eşitsizlikleri anlamada nasıl bir katkı sunmaktadır?
  • Kesişimsellik, yoksulluk ve eşitsizliklere dair nasıl bir kavramsal çerçeve sunar?
  • Yaşam seyri yaklaşımının yoksulluğun ve eşitsizliğin boyutlarını göstermede nasıl bir rolü vardır?
  • Kadın, çocuk, genç, yaşlı gibi farklı gruplar açısından yoksulluğun etkileri nelerdir?
  • Ne Eğitimde Ne istihdamda Ne yetiştirmede (NEİY) deneyimledikleri yoksulluk ve eşitsizlikleri hangi kavramsal çerçevelerle ele alabiliriz?
  • Türkiye’de çalışan yoksulluğunun farklı gruplar açısından deneyimlenme biçimleri nelerdir?
  • Türkiye’de yoksulluğun ve eşitsizliğin tarihsel izleklerini süren tartışmalar nasıl şekillenmektedir?
  • COVID-19 salgının yarattığı tahribatın özellikle kırılgan gruplar üzerine etkileri nelerdir?
  • İklim krizinin yol açtığı ve açacağı koşulların özellikle en dezavantajlı kesimler için etkisi nedir?
  • Derinleşen yoksulluk ve eşitsizliklerle mücadeleye yönelik yeni bir toplumsal sözleşme tahayyülü mümkün müdür? Mümkün ise özellikleri neleri içermelidir?

 

Sayı Editörleri: Başak Akkan, Saniye Dedeoğlu, Pınar Uyan Semerci

Makale gönderimi için son tarih: 1 Nisan 2023